Çocuğum Yapma Demekten Anlamıyor
Çocuğum yapma demekten anlamıyor diyorsanız, yalnız değilsiniz. Birçok ebeveyn, özellikle küçük yaş grubundaki çocuklara defalarca uyarı yapmasına rağmen davranışın tekrarlandığını gözlemliyor. Bu durum anne babayı hem çaresiz hissettiriyor hem de “Acaba yanlış mı yapıyorum?” sorusunu akla getiriyor. Ancak burada önemli olan, çocuk gerçekten “anlamıyor” mu, yoksa “neden yapmaması gerektiğini bilmiyor” mu? İşte tam bu noktada, çocuğum yapma demekten anlamıyor demeden önce, bu davranışın altında yatan nedenleri ve çocuğun gelişimsel seviyesini doğru analiz etmek gerekiyor.
Teorik olarak, özellikle 2-6 yaş arasındaki çocuklar, sınırları test etme dönemindedir. Bu yaş grubundaki çocuklar “yapma” kelimesinin ne anlama geldiğini duyarlar ama davranışın sonucunu ya da neden yapmamaları gerektiğini henüz tam olarak kavrayamayabilirler. Beynin ön bölgesi, yani karar verme ve öz kontrol merkezi, bu yaşlarda gelişmeye devam ettiği için çocuklar dürtüsel davranabilir. Yani çocuğum yapma demekten anlamıyor derken aslında çocuğun değil, gelişim sürecinin çok doğal bir parçasıyla karşı karşıya olabilirsiniz. Bu yüzden sadece “yapma” demek çoğu zaman yeterli olmaz. Davranışın neden istenmediği açıklanmalı ve alternatif bir yönlendirme yapılmalıdır.
Campus Akademi (Çocuk Gelişim Atölyesi) olarak biz, çocuklara sadece “ne yapmaması gerektiğini” değil, “ne yapmaları gerektiğini” de öğretmenin çok daha etkili olduğunu vurguluyoruz. Örneğin çocuğunuz kardeşine vurduysa, sadece “Yapma!” demek yerine, “Kardeşine vurmak canını acıtır, sinirlenince vurarak değil, konuşarak anlatabilirsin” gibi açıklamalar çok daha öğretici olur. Çocuğum yapma demekten anlamıyor diyorsanız, aynı cümleyi farklı ve net biçimlerde tekrar etmekten çekinmeyin. Aynı zamanda olumlu davranışı pekiştirmek, model olmak ve çocuğun gelişim seviyesine uygun açıklamalar yapmak, davranışın değişmesini kolaylaştırır.
Eğer çocuğunuz sık sık kurallara karşı geliyorsa, “hayır”a aşırı tepki veriyorsa ya da uyarılar etkili olmuyorsa, bu durum bir sınır koyma problemi ya da duygusal düzenleme eksikliği olabilir. Bu noktada bir çocuk gelişimi uzmanıyla görüşmek, davranışın altında yatan nedenleri daha net anlamanızı sağlar. Unutmayın, çocuğum yapma demekten anlamıyor dediğinizde aslında çocuğun kötü niyetli değil, yönlendirilmeye ihtiyaç duyan bir birey olduğunu kabul etmek, çözümün ilk adımıdır.

Çocuklarda Sınır Koyma ve Disiplin Stratejileri
Çocuklarda sınır koyma ve disiplin stratejileri, sağlıklı bir gelişim sürecinin temel taşlarındandır. Birçok ebeveyn, çocuğunun mutlu olması için her istediğini yapmaya çalışırken, sınır koymayı ihmal edebiliyor. Oysa ki çocuklar için sınırlar, birer kısıtlama değil; güven hissi oluşturan rehberlerdir. Sınır koyulmayan çocuklar, neyin doğru neyin yanlış olduğunu ayırt etmekte zorlanabilir, kuralsızlık içinde kaybolabilir ve sosyal hayatta da benzer sorunlar yaşayabilir. Bu nedenle çocuklarda sınır koyma ve disiplin stratejileri, sevgi temelli ve kararlı bir yaklaşımla ele alınmalıdır.
Teorik olarak, sınır koyma çocukların özdenetim becerisini kazanmasında çok önemli bir rol oynar. Özdenetim, bir çocuğun dürtülerini kontrol etmesi, beklemeyi öğrenmesi ve toplumsal kurallara uygun davranabilmesi demektir. Bu beceriler doğuştan gelmez; zaman içinde ebeveyn yönlendirmesiyle gelişir. Disiplin ise ceza anlamına gelmez. Disiplin, çocuğa neyin kabul edilebilir olduğunu öğreten yapıcı bir süreçtir. “Bağırma!” demek yerine, “Kızgın olabilirsin ama bağırmadan da anlatabilirsin” gibi açıklamalar hem sınır koyar hem de alternatif davranış sunar. Yani çocuklarda sınır koyma ve disiplin stratejileri uygularken, davranışı düzeltmek kadar, çocuğa doğru yolu göstermek de esastır.
Campus Akademi (Çocuk Gelişim Atölyesi) olarak biz, disiplin uygulamalarında pozitif ve gelişimsel yaklaşımları benimsiyoruz. Çocuklara karşı kullanılan dilin, tutumun ve davranış biçimlerinin çok büyük etkisi vardır. Net, anlaşılır ve yaşına uygun sınırlar koymak; bu sınırları tutarlı bir şekilde sürdürmek ve olumlu davranışları takdir etmek oldukça etkili stratejilerdir. Örneğin bir kuralı çiğnediğinde “Bunu yaparsan oyuncağın alınır” gibi tehditkar ifadeler yerine, “Bu davranış kurallarımıza uymuyor, dilersen birlikte başka bir çözüm bulabiliriz” gibi cümleler, hem çocuğun sorumluluk duygusunu geliştirir hem de öfke yerine iş birliğini destekler. Çocuklarda sınır koyma ve disiplin stratejileri yalnızca problem çıktığında değil, günlük yaşamın doğal bir parçası olarak düzenli şekilde uygulanmalıdır.
Eğer çocuğunuz sınırları sürekli zorluyorsa, söz dinlemekte zorluk yaşıyorsa ya da sizi hiç duymuyormuş gibi davranıyorsa; bu durumda profesyonel bir destek alarak çocuğun gelişimsel özelliklerini daha yakından anlamak faydalı olabilir. Unutmayın, sınır koymak sevgisiz olmak değil, çocuğu hayata hazırlamak ve ona rehberlik etmektir. Disiplin ise bir kontrol aracı değil, güvenli bir büyüme alanı sunmaktır.
Çocuk Davranışlarını Anlamak: Neden Yapma Dediğimizde Anlamazlar?
Çocuk davranışlarını anlamak: Neden yapma dediğimizde anlamazlar? sorusu, her gün tekrar eden bir davranış karşısında yorulan birçok ebeveynin aklına gelen ilk sorudur. Defalarca “yapma” demenize rağmen çocuğun aynı davranışı tekrar ettiğini görmek hem sinir bozucu olabilir hem de çaresizlik hissi yaratabilir. Ancak burada kritik olan nokta şudur: Çocuk, gerçekten sizi duymuyor mu, yoksa söyledikleriniz onun gelişim seviyesine uygun biçimde mi ifade edilmiyor? Bu yüzden çocuk davranışlarını anlamak: neden yapma dediğimizde anlamazlar? sorusunun cevabı, çocuğun yaşına, gelişimine ve duygusal durumuna göre değişir.
Teorik olarak çocuklar özellikle 2-6 yaş aralığında “dürtü kontrolü” dediğimiz beceriyi henüz tam olarak geliştirememiştir. Beynin ön lobu –karar verme, plan yapma ve davranışları kontrol etme gibi işlevlerden sorumlu alan– yavaş gelişir. Bu nedenle çocuklar o an içlerinden gelen şeyi yapma eğilimindedirler. Yani aslında sizi duyuyordur ama durup düşünme, kendini frenleme becerisi henüz olgunlaşmadığı için tepkisel davranır. Ayrıca “yapma” kelimesi çocuk için çok soyut bir uyarıdır. Ne yapmaması gerektiğini söylersiniz ama ne yapması gerektiğini çoğu zaman açıklamazsınız. İşte bu yüzden çocuk davranışlarını anlamak: neden yapma dediğimizde anlamazlar? sorusunun cevabı, iletişim şeklimizde de gizlidir.
Campus Akademi (Çocuk Gelişim Atölyesi) olarak ailelerle yaptığımız çalışmalarda, “olumsuz dil” yerine “yönlendirici ve olumlu ifadeler” kullanmanın davranış değişiminde ne kadar etkili olduğunu görüyoruz. Örneğin “koltuğa çıkma!” demek yerine “koltuğun yanında oynayalım” ya da “aşağıda zıplarsan daha güvenli olur” demek çocuğun davranışı daha kolay anlamasına yardımcı olur. Ayrıca çocuğun dikkat süresini ve duyusal ihtiyaçlarını da göz önünde bulundurmak gerekir. Çünkü bazen çocuk sizi anlamadığı için değil, enerjisini dışa vuramadığı için o davranışı tekrar ediyor olabilir. Çocuk davranışlarını anlamak: neden yapma dediğimizde anlamazlar? sorusunu cevaplarken, çocuğun yalnızca davranışına değil, o davranışın arkasındaki duygulara da bakmak çok önemlidir.
Eğer çocuğunuz aynı davranışları sürekli tekrar ediyor, sınır koymakta zorlanıyorsanız ya da sizinle inatlaşıyorsa, bu durum gelişimsel bir sürecin parçası olabilir ya da başka bir destek ihtiyacına işaret ediyor olabilir. Bu noktada bir çocuk gelişimi uzmanından görüş alarak, çocuğunuzun bireysel ihtiyaçlarına özel bir yaklaşım geliştirmeniz hem sizin hem de çocuğunuzun hayatını kolaylaştırır. Unutmayın, anlamamak çoğu zaman iletişim şekliyle ilgilidir, niyetle değil.

Pozitif Disiplin: Çocuğunuzu Ödüllerle Yönlendirmek
Pozitif disiplin: Çocuğunuzu ödüllerle yönlendirmek, günümüzde ebeveynlik anlayışının değişmesiyle birlikte daha çok konuşulmaya başlanan bir yaklaşım. Geleneksel disiplin anlayışında cezalar ön plandayken, pozitif disiplinde amaç; çocuğun iç motivasyonunu desteklemek, duygusal ihtiyaçlarını gözetmek ve davranışlarını anlayarak yönlendirmektir. Pozitif disiplin: çocuğunuzu ödüllerle yönlendirmek dediğimizde, sadece şeker vermek, oyuncak almak gibi dışsal ödüller değil; çocuğun çabasıyla ilişkilendirilen takdir, onay, zaman ve ilgi gibi içsel ödüller de kastedilir. Çünkü her ödül çocuğu yönlendirir ama önemli olan bunu doğru şekilde yapabilmektir.
Teorik olarak pozitif disiplin, davranışçı öğrenme kuramlarıyla duygusal gelişim kuramlarının birleşiminden güç alır. Çocuk, yaptığı davranışın sonucunu görerek öğrenir. Eğer olumlu davranışları takdir edilirse, bu davranışları tekrar etme olasılığı artar. Ancak burada dikkat edilmesi gereken en önemli konu şudur: Ödül, çocuğun sadece sonuç değil, süreç odaklı çabalarını da kapsamalıdır. “Aferin, çok güzel resim yaptın” yerine “Çok uğraştın, renkleri dikkatle seçmişsin” demek, çocuğun öğrenme ve gelişme sürecini destekler. Pozitif disiplin: çocuğunuzu ödüllerle yönlendirmek yaklaşımında, ödül davranışa bağlıdır; duygusal boşluğu doldurmak ya da çocuğun her istediğini almak anlamına gelmez.
Campus Akademi (Çocuk Gelişim Atölyesi) olarak, pozitif disiplin yaklaşımını ailelerle birlikte günlük hayata uyarlamak konusunda rehberlik yapıyoruz. Örneğin bir çocuk oyuncaklarını topladığında sadece “Aferin” demek yerine, bunu fark edip, “Ne güzel! Oyuncaklarını toplaman odamızın düzenli kalmasına yardımcı oldu” gibi cümlelerle pekiştirme yapıyoruz. Bu tür geri bildirimler çocuğun sorumluluk duygusunu artırırken, olumlu davranışların içselleştirilmesini sağlar. Pozitif disiplin: çocuğunuzu ödüllerle yönlendirmek, çocuğun bağımlı olduğu bir sistem değil, öğrenme sürecinde teşvik edildiği bir yöntem olmalıdır. Eğer çocuk sadece ödül için davranış gösteriyorsa ve ödül kalktığında davranış sona eriyorsa, burada yöntem yeniden gözden geçirilmelidir.
Uzun vadede amaç; çocuğun dış motivasyondan iç motivasyona geçebilmesini sağlamak, davranışlarının sonucunu anlayabilen ve kendini yönetebilen bir birey haline gelmesidir. Eğer pozitif disiplin uygulamalarında kararsız kalıyor ya da ödül-ceza dengesini kurmakta zorlanıyorsanız, bir çocuk gelişimi uzmanına danışmak bu süreci daha sağlıklı ilerletmenize yardımcı olur. Çünkü her çocuk farklıdır ve disiplin yöntemleri, çocuğun yapısına göre şekillenmelidir.
Çocuklarda İletişim: Yapma Demek Yerine Ne Söylemelisiniz?
Çocuklarda iletişim: Yapma demek yerine ne söylemelisiniz? sorusu, hem evde hem okulda çocukla sağlıklı bağ kurmak isteyen herkesin aklına mutlaka gelmiştir. Çünkü “Yapma!”, “Dur!”, “Hayır!” gibi kelimeler gün içinde o kadar sık kullanılır ki bir süre sonra çocuk bu kelimelere duyarsızlaşabilir ya da inatla tam tersini yapabilir. Bu noktada çocukla kurulan iletişim dilinin ne kadar önemli olduğu ortaya çıkar. Sürekli olumsuz ifadelerle yönlendirilen bir çocuk, ne yapmaması gerektiğini öğrenebilir ama ne yapması gerektiğini öğrenemez. İşte bu yüzden çocuklarda iletişim: yapma demek yerine ne söylemelisiniz? sorusu, hem günlük hayatı kolaylaştırır hem de çocuğun davranış gelişimine olumlu katkı sağlar.
Teorik olarak, çocukların beyin gelişimi olumlu yönde yönlendirildiğinde daha etkili öğrenirler. Özellikle erken çocukluk döneminde verilen yönergelerin olumlu cümlelerle ifade edilmesi, çocuğun kendini güvende hissetmesine, davranışı anlamasına ve içselleştirmesine yardımcı olur. “Yapma!” demek çocuğun beynine net bir mesaj göndermez, sadece sınırlama getirir. Oysa “Oyuncaklarını yere atma” yerine “Oyuncaklarını sepete koyarsan kırılmazlar” demek hem nedeni açıklar hem de doğru alternatifi sunar. Yani çocuklarda iletişim: yapma demek yerine ne söylemelisiniz? sorusunun cevabı, davranışı yasaklamak değil, yönlendirmektir.
Campus Akademi (Çocuk Gelişim Atölyesi) olarak ailelerle yaptığımız çalışmalarda iletişim dilinin çocuk üzerinde ne kadar büyük bir etkisi olduğunu çok net görüyoruz. Örneğin bir çocuk koşarken “Koşma!” dendiğinde bu onun aklında kalmayabilir, ama “Yavaş yürürsen düşmezsin” dendiğinde davranışın amacı daha net anlaşılır. Aynı şekilde “Bağırma!” yerine “Lütfen daha sakin bir sesle konuş, seni daha iyi anlayabilirim” demek hem çocuğun duygusunu tanır hem de çözüm sunar. Çocuklarda iletişim: yapma demek yerine ne söylemelisiniz? sorusunun cevabı net: Olumsuzu değil, olumluyu vurgulayan, açık ve yaşa uygun ifadelerle konuşmalıyız.
Eğer çocuğunuz sizi sık sık duymuyormuş gibi davranıyorsa, sürekli “hayır” ve “yapma” gibi kelimelere rağmen aynı davranışı tekrar ediyorsa, bu durum sadece sınır problemi değil, iletişim şeklinizle de ilgili olabilir. Böyle durumlarda bir çocuk gelişimi uzmanından destek almak, hem kendi iletişim dilinizi güçlendirir hem de çocuğunuzla daha yapıcı bir ilişki kurmanıza yardımcı olur. Unutmayın, çocuklar en çok neyi yapabileceklerini duyduklarında gelişirler.
Çocuklarda İnatçılık: Neden “Yapma” Dediğinizde Çocuğunuz Direnir?
Çocuklarda inatçılık: Neden “yapma” dediğinizde çocuğunuz direnir? sorusu, neredeyse her ebeveynin kafasını kurcalayan bir konu. Özellikle “yapma, elleme, koşma, bağırma” gibi uyarılardan sonra çocuğun inadına o davranışı yapması, anne babalar için hem yorucu hem de sinir bozucu olabilir. Ama bu durum aslında çocuğun size karşı geldiği anlamına gelmez. Direnç, çoğu zaman gelişimin bir parçasıdır. Bu yüzden çocuklarda inatçılık: neden “yapma” dediğinizde çocuğunuz direnir? sorusunun cevabı, çocuğun duygusal ve bilişsel gelişimiyle doğrudan ilgilidir.
Teorik olarak çocuklar özellikle 2-6 yaş arasında “benlik” gelişimi yaşar. Bu dönemde çocuk artık kendi kararlarını vermek, bağımsız olmak ister. Ancak bir yandan da bu becerileri nasıl yöneteceğini bilemediği için ebeveynin yönlendirmesiyle kendi iradesi çakışır. İşte bu çatışma, “inat” gibi görünür. Yani siz “yapma” dedikçe, çocuk kendini baskı altında hisseder ve o davranışı sürdürerek kendi iradesini ortaya koymaya çalışır. Bu bir tür güç savaşı değildir, çocuğun kimlik gelişiminin doğal bir parçasıdır. Bu nedenle çocuklarda inatçılık: neden “yapma” dediğinizde çocuğunuz direnir? sorusuna verilecek cevap, çocuğun iç dünyasındaki “beni fark et” çağrısıdır diyebiliriz.
Campus Akademi (Çocuk Gelişim Atölyesi) olarak, bu tür inatlaşmaların iletişim ve yönlendirme biçimiyle doğrudan ilişkili olduğunu sıkça gözlemliyoruz. Çocuklara sürekli “yapma” demek, onlara ne yapmaları gerektiğini öğretmez. Bunun yerine olumlu ve açıklayıcı cümlelerle yaklaşmak çok daha etkilidir. Örneğin “Oyuncağı fırlatma” demek yerine “Oyuncağın yere düşmesi kırılmasına neden olabilir, birlikte yerine koyalım mı?” gibi bir ifade, hem sınır koyar hem iş birliğine açık bir dil kullanır. Çocuklarda inatçılık: neden “yapma” dediğinizde çocuğunuz direnir? sorusunun cevabı, çoğu zaman iletişimin tarzında yatar. Ne söylediğiniz kadar, nasıl söylediğiniz de önemlidir.
Eğer çocuğunuz sık sık inatlaşıyor, kurallara karşı direniyor ve sizi hiç duymuyormuş gibi davranıyorsa, bu durum sadece bir karakter özelliği değil, gelişimsel bir ihtiyacın da işareti olabilir. Böyle bir durumda bir çocuk gelişimi uzmanına danışarak çocuğunuzun ihtiyaç duyduğu iletişim şeklini belirleyebilir ve ev içinde daha huzurlu bir ilişki kurabilirsiniz. Unutmayın, inatlaşan çocuk aslında sizi zorlamak için değil, anlaşılmak için direniyor olabilir.
